Bir iş kurmak, küçük bir işletme sahibi olmak istiyorsanız bile, sosyal medya artık göz ardı edemeyeceğiniz bir öneme sahip. Siz de Instagram dostu bir mekan açarak, başarıyı kısa süreli bile olsa yakalayabilirsiniz.

Eğer Instagram vb sosyal medya hesapları üzerinden bir popülarite sahibi olma niyetindeyseniz, o zaman bu Instagram dostu mekanları ziyaret etmeye hazır olun. Şimdi size Instagram dostu bir mekan açmanın, Instagram üzerinde bu mekanları takip ederek popülarite kazanmaktan daha riskli olduğundan bahsetmek istiyorum.

Çünkü günümüzdeki her şey gibi, bu da çabuk tükeniyor.

Örneğin, İzzet Çapa yine Türkiye gençlerinin havasını soluyarak Ataşehir’de Festivall isimli bir “eğlence merkezi” açıyor. İçerisinde Canlı müzik mekanı ve barlardan, restoranda kadar her şey düşülmüş. Peki ya koca Nüfuslu İstanbul’da yeterince bar ve eğlence mekanı yok muydu? Tabii ki var, fakat hepsi bu yeni açılan FESTIVALL kadar Instagram dostu değil.

Mekana adım attığınız an kendinizi farklı bir ülke’de gibi hissediyorsunuz. Bana sorarsanız daha çok “Black Mirror” un bir bölümü gibi. Çünkü herkes ellerinde telefonu her köşedeki “Instagramlık” yazıları, ışıklandırmaları fotoğraflıyor. İçeri girdiğiniz an insanların buraya eğlenmeye değil, “Beğeni” almaya gelmiş olduğunu anlıyorsunuz. Sorun da bu, artık insanların hiç bir yere sadece vakit geçirmek için gittiğini sanmıyorum.

Bütün bu delilik sanırım gittiğimiz mekanları belirttiğimiz “Yer bildirimi” ile başladı. Şimdi gittiğimiz “Instagram dostu” mekanlarda üzerinde on dakika renk oynamaları yaptığımız mekanları çekiyor, neresi olduğunun yer bildirimini yaptıktan sonra bir de beraber gittiğimiz arkadaşlarımızı etiketliyoruz. Peki ya her şey, herkes için bu kadar işlerken, işletmeci parasını, ziyaretçi beğenisini alırken, işler neden ters gidecek? Bu mekan nasıl tükenecek?

Az önce bahsettiğim gibi, günümüzde her şey tükeniyor. Haftalar aylar içerisinde bu mekanı duyup gelen, Instagram’da paylaşan herkes, bu güzel eğlence dünyasından kendi ısırığını alıp, gidecek. Mekan yeni ve trend olmaktan çıkarak, çoktan herkesin profillerini süslemiş, modası geçmiş olacak. Bunu engellemenin tek yolu, mekanı sürekli yenileyecek, ileri götürebilecek, o “başka ülke” duygusunu devam ettirebilecek yenilikler. Bu konuda İzzet Çapa’ya belki de güvenebiliriz, bunu göreceğiz.