Avrupa ülkelerine bilet bakarken, uygun fiyatları ve cennet köşesi sahilleriyle aklımızı çelen, binlerce yıllık tarihin zirvesi Mısır, beni kelimenin tam anlamıyla büyüledi. Fakat gidene kadar çektiğim çileyi sizlere nasıl anlatayım bilemiyorum.

Pegasus’un indirimleri sağ olsun, 250 tl gidiş dönüş Hurghada seferi bulunca hemen aldık tabiiki. Fakat ben nerden bileyim Mısır’dan vize almanın cehennem azabı gibi olduğunu. Avrupa için başvurumuz maksimum 4-5 günde sonuçlanır vizemiz elimize taş çatlasa 2 haftada geçer biliyorsunuz. Sevgili Mısırlılarla işler tam olarak öyle yürümüyor. Uçuş tarihi bileti aldıktan 1 ay sonrasına geliyodu, gönül rahatlığıyla aldık tabii. Hemen vizeye başvurdum, fiyatı 150 tl gibiydi eğer yanlış hatırlamıyorsam. Konsolosluktan vizenizin durumuyla ilgili bilgi almanız imkansıza yakın gibi bir şey. Ben geldi mi gelmedi mi nedir ne değildir diye uğraşırken uçuş tarihi geldi vizem yok. Bizim bilet yandı doğal olarak. İnanılmaz üzgün ve sinirliydim ama Hurghada’da kış ortası yaz tatil yapıp, ufak bir ayarlamayla kahire’ye kaçıp piramitleri görmeyi kafaya takmıştım. Vizem 1 buçuk ay sonunda elime ulaştı. Erkek arkadaşımla bütün ayarlamaları yapıp yola koyulduk.


1.Gün Hurghada Havaalanı;


Tam bir kabus. Dünyanın başka hangi köşesinde bu kadar serseri serbest stilli bir havaalanı görebiliriz bilemiyorum. Uçaktan iniyorsunuz kendinizi gişelerde buluyorsunuz, iyi hoş güzel. Fakat gişelerde kimse yok. Gişelerin önünde elimize kağıt tutuşturuyorlar, bunları doldurmak zorundasınız diye. İsmimiz soyadımız  kalacağımız otel vs bizden garip bilgiler yazmamız isteniyor. Sabır çekip anlam veremeye veremeye dolduruyoruz ve sıraya giriyoruz. Gişede birinin görülmesi yaklaşık 40 dakikayı buluyor. Bakın durumu şöyle özetleyeyim havaalanına akşam 12 gibi iniyoruz, havaalanından çıkış saatimiz 3;30. Bize özellikle tembih edildigi gibi pazarlık dolu bi tatile hazırız, ilk pazarlığımızı havaalanındaki taksiciyle başlatıyoruz. Adam otelin önünde akıllılık edip bizden istedigi parayı almayı bi sekilde basarıyor.


Şunuda belirteyim 2015 itibariyle 1 tl 3 mısır poundu gibi bir miktara denk geliyor. Ama sakın bu sizi yatılmasın, orda herşeyin fiyatı euro ve dolara göre düşünülmüş. 1 dolar 7 pounda, 1 euro 9 pound’a denk geliyor. Ama Mısır’da hiçbir şeyin kesin bir fiyatı yok. PAZARLIK, PAZARLIK PAZARLIK. Siz türksünüz, başarırsınız. Tabii belli bir süreden sonra inanın boğuluyor insan, ne isteniyorsa vermeye başlıyorsunuz. 

Otelimizi booking.com’dan ayarladık. Otel’in adı Amazonia Gardenia Hotel. 4 gece için tam pansiyon 513 tl verdik. 4 yıldızlı gayet temiz büyük güzel bir oteldi fakat yemek konusunda çok bir beklentiniz olmasın. Bu sırf bizim kaldığımız otel için geçerli değil. Genel olarak Mısır’da yemekle ilgili büyük beklentileriniz olmasın. Çünkü yıkamıyorlar diye salata yiyemiyorsunuz, fakir ülke düzgün et kullanmaz diye et yiyemiyorsunuz. Biz dört gün pilav makarna patates yemekten kuruduk kaldık. Mutfak açısından yaptığım en kötü tatil deneyimiydi diyebilirim.

Otele vardığımızda saat zaten gece 4’ü bulmuş olduğu için gittiğimiz gibi uyuduk. Afrika’da Mısır’daydık ve yarın ne yapacağımıza dair bir fikrimiz yoktu.


2.Gün



Gayet verimsiz tatsız bir kahvaltı sonrası hemen bikinileri şortları giyip, dökülmek üzere olan minibüs yardımıyla soluğu sahilde aldık. Sahilde en az bütün şehir kadar bakımsızdı elbette. Ama asıl bizi üzen havanın kapalı olmasıydı. Suya girsek girerdik sanırım fakat cesaret edemedik dışarısı soğuk olduğu için. Bizde sahilde keyif yapmayı tercih ettik. Bizi ziyaret eden eşek ve deve arkadaşlarımızda bayağı bir oyalandık.

Akşam üstü otele geri dönüp, otelde turlarla ilgilenen birini aradık. İşte asıl pazarlık burada başlayacaktı.

İsteğimiz Hurghada’dan Kahire’ye turla girip piramitleri görmekti. Turun fiyatı bize iki kişi minimum 160 dolara indi. Tur konusunda pazarlık payını çok bırakmıyorlar. Bu fiyata ulaşım, öğle yemeği, piramit girişi, müze girişi ve sfenks dahildi. Çokta fena sayılmaz yani. Adamla anlaştık ve malesef her gün tur olmadığı için bir gün sonra gece için yerimizi ayırttık.

Hurghada’da iki tane büyük akvaryum müzesi vardı. Büyük ve yeni olan gerçekten çok uzaktı ve yakın olanında yeterince tatmin edici olduğunu duyunca atladık taksiye. Giriş 25 mısır poundu yani 8 tl gibi bir fiyata denk geliyor. İçeride kızıl denizin güzellikleri cins balıklar bulunuyor ve küçük köpek balıklarıda mevcuttu.

O akşam Hurghada’nın merkezine gitmeye karar verdik. Otelin taksi servisiyle ilgilenen adam bize turu ayarlayan adam olduğu için bize oldukça iyi bi indirim yaptı. 35 pounda bizi merkeze taksiyle ulaştırdı. Merkez dediğime bakmayın çok bir beklentiniz olmasın, inanılmaz bir cümbüş var fakat. Her yer rengarenk, her yer hediyelik eşyacılarla dolu. İlginç kafeler nargileciler, dükkanlar. Ve ölüm gibi bir trafik.


Mısır’da trafik ışıkları çalışmıyor. Hayır şaka değil gerçekten trafik ışıkları çalışmıyor. Allah ne verdiyse sürüyorlar hızlı hızlı. Karşıdan karşıya mı geçeceksiniz? Allah yardımcınız olsun. Biz erkek arkadaşımla el ele tutuşup derin bi nefes aldıktan sonra koşarak çığlık çığlığa geçtik iki kere. Hediyelik eşyacının önünde yürüyüşe mola verdiğimizde, bütün bu trafiğin ortasında kıpırdamadan gözleri kapalı duran bi adam gördük. Önce baktık “ne yapıyor bu ya” diye, sonra korktuk ve uzaklaştık. Mısırlılar gerçekten anlaması zor insanlar.

Bir hediyelikçiye girdik cadde üzerinde. Adam bizi paralı gördü sanırım bayağı bir coşkuyla karşıladı. Bizde gülümsedik selam verdik başladık gezmeye. Nerelisiniz diye sordu ve asıl mesele orda başladı.


Mısır topraklarında “Türküm” cümlesini kurmak;

Orada duracaksınız. Ya büyük bir “AAAAA!!” şaşırma sesi alacaksınız, ya hasan şaş’tan bahsedilecek, ya da bildiği bütün “tamam, iyi merhaba ” vb türkçe kelimeleri size coşkuyla söyleyecektir. Herşeyden önce siz kendilerinin din kardeşisiniz otomatik olarak.

Biz hediyelikçide Türk olduğumuzu söylediğimiz an, kafadan bi indirim almış olduğumuzu anladık. Hemen kur-an yazılarıyla süslü parşomenler çıktı ortaya tabi. Mısır tarihi ve firavunları tercih ettik oranın kültürünü evimize taşımak daha mantıklı geldi. İkişer tane papirus aldık ve 4 parça daha hediyelik eşya alıp toplamda 25 euro gibi bi fiyat ödedik. Aslında gerçekten büyük bir indirim aldık. Çünkü aldığımız papiruslar gayet eski, orjinaldi. 

Otele dönmeye niyetlendik. Ama sonra orada gördüğümüz bir tur şirketine daha Kahire turu için fiyat sormaya karar verdik. Tur fiyatı otelden aldığımızda aşağı yukarı aynıydı. Biz tam teşekkür ettik ayaklandık o sırada yine o meşhur nerelisiniz sorusu geldi. Türk olmamıza şaşırılan bir 5 dakika sonucunda adam bize çok büyük bi indirimle safari turu satmayı teklif etti. İlgimizi çekti ve fiyata inanamadık. İki kişi herşey içinde toplamda 60 euroya geniş bi safari turu teklifi almıştık. Karşı koyamadık. Ertesi güne anlaştık ödemeyi yaptık ve ertesi gün yapacağımız safarinin heyecanıyla otele dönüş yaptık.

Hurghada’da yaptığımız inanılmaz çölde safari deneyimini bir sonraki yazımda paylaşacağım. Mısır’dan yapmadan dönmemeniz gereken bir şey, safari maceramızı da okumayı unutmayın.


                                                                                                           
                                                                                                                         Ebru Tan