Benim gibi yeni yerleri görüp, yeni kültürleri tanıma tutkunuysanız. Ve bunu kısıtlı bütçeyle yapmak istiyorsanız ucuz tatil için ipuçları ile oldukça yardımcı bir yazıyla, memnuniyetle size bilgi vermeye hazırım.

Siz şimdi bana diyeceksiniz ki; “euro olmuş neredeyse 6, hangi uygun bütçeli gezme!” Euro’nun 5’in üstüne çıkmış olması euro ile maaş alıyor olmama rağmen benim içimde de bir yara merak etmeyin. Fakat asıl olay, Türkiye’de size sadece bir oda sağlayan otel ya da hostellerin fiyatlarının avrupa gezisiyle neredeyse aynı kapıya çıkıyor oluşları. Hele pasaport ve vizeniz hazırsa, avrupa Türkiye’nin çok altında bir ücretle sizi hem eğlendirip hem dinlendirecektir.

Ucuz seyahatin en önemli noktası öncelikle yapacağınız seyahatten beklentinizi belirlemek. Muhteşem yataklarda uyuyup, her şey önümde olsun tatili istiyorsanız üzgünüm ki bu dünyanın hiçbir yerinde ucuza gelmeyecektir. Ama benim için önemli olan keşfetmek diyorsanız, güzel bir mevsimde aktivitesi bol bir tatil arıyorum diyorsanız, Yunanistan ve İtalya buna ideal!

(Ben Yunanistan’da yaşıyorum. Burayla ilgili özel sorunuz olursa yorumlarda memnuniyetle cevaplarım:)

Hayır İtalya pahalı bir ülke değil. Evet İtalya biletleri Türkiye’den oldukça pahalı olabiliyor. Peki ya bilet işini nasıl ayarlıyoruz. Kalite söz konusu olduğunda THY’den bahsedebiliyoruz, doğru. Ama uygun fiyatlar ve kampanyalar diyorsak, biraz Pegasus konuşacağız. Pegasusun nerdeyse senede 3 yada 4 kere büyük indirimleri var. Özellikle mobil uygulama üzerinden yapacağınız satın alımlarda. Eğer bunları takip eder bir kaç ay önce biletinizi alırsanız, mis gibi bir fiyata avrupa yolcuğu yaparsınız.

Şimdilerde low-cost firmaların en büyük güzelliği de (Pegasus da bir süre önce dahil oldu) sadece el bagajı ile seyahat ediyor olmanız durumunda fiyatın çok ciddi düşmesi. Arkadaşlar, EL ÇANTASIYLA SEYAHAT EDİN. Ola ki toplamda 3-5 gün tatil yapacaksanız bir el bagajı yeter de artar. İç çamaşırı, 1 çeşit alt 3 çeşit üst derken yürüyün gidin gezin! Bagajsız uçuş fiyatta ciddi farklar yaratıyor. Ve ihtiyacınız olduğunu sandığınız şeylere, orada aslında hiç ihtiyacınız yok.


Bir diğer dikkat edeceğimiz faktör, yiyecek.

Rica ediyorum çok geçerli bir sebebi olmadıkça şu turistik mekanlarda check-in yapmak ya da fotoğraf koymak için yemek yemeyin. Bütçeniz varsa yapın, yoksa yapıp avrupa pahalı demeyin. Çünkü lokal restorant ya da cafelerden yemek yediğiniz sürece, nasıl yapıyorsunuz o harcamaları anlamıyorum. Suya para vermeyin! Tabiki çeşmeden içilmeyen yerde, çeşmeden içip hastalanın demiyorum. Ama avrupanın bir çok şehrinde musluk suyu içiliyor ve dışarıdan su satın almak oldukça pahalı. Üşenmeyin, iki küçük şişe doldurup atın çantanıza. Yazık olmasın 5 günde en az 20 euro su parası vermenize. Sigara içiyorsanız, Fransa, Almanya, Kuzey ülkeleri, İspanya ya da İtalya’ya gidecekseniz, SİGARANIZI TÜRKİYE’DEN STOKLAYIP GİDİN. Ben bıraktım, bırakabiliyorsanız, o daha ekonomik tabii! 🙂

Paramızın bölünmediği, hatta şaşırtıcı şekilde değerinin katlanıyor olduğu ülkelere araştırmadan gidip arkadaşlarım gibi şaşkınlığa uğramayın. Sırbistan da katlanıyordu mesela. Çok olmasa da. Fiyatlar ucuzdu ve bu tamamen pozitif bi etki yaratmıştı tatilimde, paramın değerli olduğunu hissetmek yani. Fakat Mısır için aynı şeyi söyleyemiyorum. Paraları aşırı değersiz, en son seneler önce ben gittiğimde euro 9 katıydı. Ama gel gelelim oteller hariç herşeyin fiyatı (yeme içme hediyelik eşya eğlenme) dolar ve euro üzerinden veriliyor ve kendileri çok profesyonel dolandırıcı maalesef ki. Türk liramız bölünmüyor katlanıyor düşüncesiyle, araştırmadan seçeneği kabullenmeyelim derim ben.

Biliyorum “kahvaltıdır ne olacak küçük bir sandviç yerim olur biter” diyebiliyoruz. Ama dememeliyiz. Bütün gün yürüyeceksiniz, on farklı yerde milyon farklı selfie ve fotoğraf pozu vereceksiniz. Merdiven çıkacaksınız, hava nemli ya da çok kuru olacak falan filan. Odanızı yatağınızın tipine göre değil, kahvaltı dahil ayırtmaya dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. Bazı oteller kahvaltı dahil diyerek masanıza hazır kruvasan koyabiliyor, otel yorumlarını okumadan, ondan da emin olmayınız.

Ben müze delisiyim, gittiğim yerde önemli müzeleri gezmeyen dönmem diyorsanız da, MUTLAKA müze kartı almanızı tavsiye ederim. Özellikle Roma tatilimde Vatikan’da hem girebilmek, hem de 4 saat kapıda beklememek için girebilmek adına verdiğim 30 euro’yu hiç unutmam. Güzel miydi, güzeldi? Değdi mi? Değdi. İki katını verin bir sürü müzeye girişiniz olsun demeye getiriyorum sadece:)

Bu söylediklerim yapıldığında, normalde düşünülmeden gidilen tatilden %40 daha az harcayacağınız kesin. Bu düşük bir fark değil arkadaşlar. Planlanmış tatil demek sıkıcı tatil değil, hesapla kafa yormayan, sonradan baş ağrıtmayan ve sizi avrupaya tatile gitmekten korkutmayacak tatil demektir.

Şiiiimdiii; nereye gideceğimizi seçtik, indirimli bilet fiyatından bagajsız, düşük bütçeli faydalandık. Suyumuzu hazırladık, kahvaltımız cebimizde geriye ne kaldı? Gitmek, hoop! Hadi iyi yolculuklar!

                                                                                                          Ebru Tan