İngilizce’de “Law of Jante” olarak geçen Jantelagen’ın Türkçe’deki karşılığı için “gösterişten kaçınma” diyebiliriz. 1930’larda doğan bu iskandinav sosyal davranış biçimi tamamen kişisel başarılar ile övünmemek üzerine kurulu.

İsveçli eşim bu sosyal davranış biçiminden ilk bahsettiğinde, anlamakta güçlük çektim. Kabul edelim ben herkesin yaptığını abartarak anlatmayı sevdiği Türkiye’den geliyorum. Ve bir insanın neden ulaştığı başarıdan övünmesinin, varlığıyla gurur duymasının “ayıp” olabileceğini bir süre için anlamadım. Araştırdıkça, bunun sağlıklı bir toplum için mükemmel bir davranış biçimi olabileceğini fark ettim.

Peki ya “Jantelagen” nasıl topluma sızdı?

Aksel Sandemose 1933 yılında yazdığı bir romanında Jante’nın yasalarına yer veriyor. Yazar bu toplumsal davranışı Jante isimli bir köyün 10 kuralı şeklinde tanımlamış. O 10 kuraldan bahsedelim:

-Kendinin asla özel olduğunu düşünme

-Kendinin bizim kadar iyi olduğunu düşünme

-Kendini bizden daha zeki zannetme.

-Bizden daha iyi olduğunu hayal etme

-Kendinin bizden daha çok bildiğini düşünme.

-Bizden daha önemli olduğunu düşünme

-Herhangi bir şeyde iyi olduğunu düşünme

-Bize gülmeye yeltenme

-Kimsenin seni umursadığını düşünme

-Bize bir şey öğretebileceğini düşünme.

Böyle bir avuç kural gibi okuyunca çılgınlık gibi geliyor değil mi?

Zaman içerisinde evrimleşerek ve tabi ki törpülenerek bütün iskandinav ülkerine yayılıyor bu davranış biçimi. Asıl hedefi “mütevazilik” duygusu ile “ben değil biz” ilkesini yaygınlaştırabilmek.

Jantelagen, günümüzde hala iskandinav sosyal davranış biçimi olarak başrolü oynuyor. Tabi adından bahsedilerek öğretilme şeklinde değil. Konuşmayı, yürümeyi öğrenmek kadar doğal bir süreç gibi. Bu davranış biçimi zaman içerisinde o kadar evrimleşmiş ki iskandinav insanlar toplumda sivrilmemek için aynı şekilde giyinmeye, aynı tür arabalar kullanmaya ve aynı tür ev dekorasyonları yapmaya başlamışlardır. Bu durum hakkında izlediğim bir İsveçli youtuber şunu söylemişti: “Bazen bir yolda yürürken aynı insanı defalarca görüyormuşsunuz gibi gelir, sonradan aslında aynı şeyleri giymiş farklı insanlar olduğunu fark edersiniz.”

Türk toplumunu tiryakisi olduğu kibirden kurtarabilir miyiz? Sanmıyorum. Jantelagen belli bir ölçüde toplumsal açıdan sağlıklı ve gerekli gibi duruyor. Ben adapte olabilir miyim? Günü geldiğinde İsveç’in ilginç toplumsal ölçülerine uyabilmek için şimdiden öğreniyorum. Hep beraber göreceğiz.