Sağlıklı beslenme son yıllarda insanların ihtiyacı olması yanı sıra, büyük bir trend haline geldi. Bunu eleştirir gibi değil, mutlulukla dile getiriyorum. Son zamanlarda insanların edindiği en güzel alışkanlık bu olabilir.

Tabii ki, her trend gibi bununla da alakalı Internette, televizyonda, hakkında yazılan yüzlerce belki binlerce kitapta, doğru yanlış bilgiler bulunuyor. Bazı doktorlar “A ile beslenmelisiniz” diyorken, bazıları “A mı? Ağzınıza sürmeyin” şeklinde tepki verebiliyor. Internette sağlıklı beslenme ve kilo vermeyle alakalı milyonlarca web sitesi, sosyal medya hesapları bulunuyor. Kime güveneceğinizi şaşırmış olabilirsiniz. Herkesi dinlemeye kalkarsanız da aç kalabilirsiniz. Peki ya siz ne mi yapmalısınız?

-Televizyonda her gün farklı bir hikayeyle karşınıza çıkan insanların söylediklerine göre sofranızı şekillendirmeyin.

-Internette yazan bir çok kısa zamanda kilo verme yöntemlerinin, bıraktığınız an o kiloları fazlasıyla geri alma yöntemleri olduğunu unutmayın.

-Asla ve asla doktor tarafından ihtiyaç doğrultusunda verilmediği sürece takviye tozlar, çaylar ve haplar kullanmayın. Bu yöntemlerle hayatını kaybetmiş insanlar olduğunu bilin.

-Ekmeği bırakmanıza gerek yok, kendiniz yaptığınız sürece. Evet ekmek evde çok sağlıklı ve kolay şekilde pişirebileceğiniz bir yiyecek.

-İsveç diyeti gibi sizi hastanelik edecek ölüm orucu diyetlerini denemeyin. (Denedim, hiç iyi değil.) Kendinizi aç bırakmak tabii ki kilo kaybına sebep olur. Ama açlık bir diyet değildir.

-Günde kaç kalori aldığınızdan çok hangi tür bir besinle o kaloriye ulaştığınız daha önemli. Bir sepet meyve de meyvenin çeşitlerine göre rahatlıkla 1000 kaloriye ulaşabilir. Fakat o meyvenin vücuttaki enzimini bir hamburger ile bir tutamazsınız. Dışarıdan alınan yiyeceklerdeki trans yağ ve koruyucu maddeler sizi doyurmuyor, şişiriyor!

Koşmak zorunda değilsiniz. Koşmak, bilinenin aksine profesyonel şekilde yapılmadığında vücuda zarar verebilecek bir eylemdir. Yavaş ya da hızlı bir şekilde günde yarım saat ya da üstü tempolu yürümek size günlük ihtiyacınız olan aktifliği sağlayacaktır.

-Yemeğin yağına ve tuzuna olan sevdanızı bırakmalısınız. Biz Türklerin en sevdiği şey olan tuz, vücudunuzdaki suyu (yani ödemi) tutuyor ve diğer bir çok zararından bahsetmiyorum bile. Yağ ise ihtiyacın dışında bizim ülkemizde “yemek ne kadar yağlıysa lezzeti o kadar olur” mantığında kullanılıyor. Bu kafa yapısı tamamen intihar.

Sebzeleri haşlamaya başlayın. Her yemek çok güzel görünmek yada bir festival havası taşımak zorunda değildir. Patates, brokoli, havuç gibi sebzeleri haşlayarak tüketmek son derece ideal ve bütün sağlıklarıyla ünlü Nordik ülkeler bu şekilde besleniyor.

Çok klişe fakat aşırı önemli;

– ÇOK SIVI TÜKETİN. Dizi mi izliyorsunuz? Ders mi çalışıyorsunuz, Kitap mı okuyorsunuz? Şekersiz çay, kahve, su mutlaka tüketin! Bol sıvı tüketmek hem sağlıklı hem fit yaşam için en önemli ayrıntılardan biri.

-Şekeri azaltın, yapabiliyorsanız bırakın. Karbonhidrat ve şeker ikiz kardeşlerdir, karbonhidratı bırakın, bunu yapın. Vücutta yakımı en zor olan karbonhidrat zaman içerisinde şekere dönüşüyor. Hem şeker hem karbonhidrat tüketiyorsanız, siz düşünün vücudunuzu.. Nasıl yakacak?

Evet bunca madde, bildiğiniz bilmediğiniz bir kaç öneri ve kapanış öncesi son bir konudan bahsetmek istiyorum; Senelerdir verecek fazla kilosu olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki (hangimizin yok ki?); bunu dönemsel bir “diyet” olarak düşünmek yerine, yavaş yavaş sağlıksız olanın yerini sağlıklı olanla doldurarak yapın. Son zamanlarda karnabahar’ı rendeleyerek pilav gibi yapıyorum ben. Ya da kabağı uzun ince kesip spagetti.. Bunun gibi… Önemli olan bunu bir ömre yaymak ve her zaman sağlıklı, fit kalabilmek.

Ve son olarak; nasıl göründüğünüz sizin sağlık ve varlığınızdan daha önemli değil. Aklınıza, bedeninize iyi bakın.